DOLAR

42,9716$% 0.07

EURO

50,5756% 0.21

GRAM ALTIN

5.960,67%-0,53

a

Bir Parça Kil, Bir Parça Sessizlik ! / Tayfun TURAN

BİR PARÇA KİL, BİR PARÇA SESSİZLİK.

Bu ülkenin toprağı bereketlidir.
Üstü yetmezmiş gibi altı da bereketlidir. Altın vardır, Bor vardır, Toryum vardır. Bir de Kil vardır ki; sade görünür ama çok şey anlatır.

Ordu’da kil bol bulunur.
O kadar bol ki, kil ocaklarının ruhsatları da tek elde toplanmıştır. Kamu adına, iyi niyetle, elbette şeffaflık iddiasıyla…

Ordu Büyükşehir Belediyesi’nin bugüne kadar attığı adımlara bakıldığında, bu iddia ilk bakışta insanı ikna ediyor. Fındık kabuğundan aktif karbon, koyun yününden yağ, salep üretimi… “İlk”lerle dolu bir tablo…

Ama, işte tam bu noktada insanın aklına bazı sorular düşüyor.
Sessiz, kimseyi rahatsız etmeyen, ama cevabı önemli sorular…

Kil yerin altındayken herkesindir.
Yerin üstüne çıkınca birilerinin olur..

Ruhsat kimdedir ?
Kim işletmektedir ?
Ne karşılığında ?

Bunlar zor sorular.
Zor sorular da genelde sevimsiz bulunur.

Bir de kulaktan kulağa dolaşan bazı adresler vardır..
İstanbul Kapalıçarşı gibi mesela…
Elbette Ordu’nun kiliyle Kapalıçarşı’nın altın terazisini yan yana koymak iddialı olur. Ama bazı benzerlikler insanın zihnine yerleşir, kolay çıkmaz.

Rahmetli Kapalıçarşı’da Halıcı Seyfi yaşasaydı belki çayın buharı arasında bir şeyler anlatırdı. Şimdi ise daha çok sessizlik hâkim.

Gelelim siyasetin görünür yüzüne…

Bir bilgilendirme toplantısı yapılır.
Bilgi verilir, dinlenir, not alınır.

Ama bazen bilgilendirme, bilginin kendisinden daha gürültülü olur.
Yaya yolu tartışmaları, sökülen kazıklar, yükselen sesler…
Bütün bunlar Ordu’ya yakışan görüntüler değildir.

Neyse ki herkes soğukkanlı davranmıştır. Aksi hâlde kil konuşulacak yerde, başka başlıklar konuşulabilirdi.

Ancak tüm bu tartışmaların arasında asıl eksik olan bir ses vardır, Köylünün sesi.!

Kil çıkarılan köyde yaşayan insanlar, genellikle toplantıların konusu olur ama muhatabı olmaz.
Tozu onlar solur, kamyonu gürültüsünü onlar dinler, yolu onlar kullanır.
Ama çoğu zaman “süreç” denilerek geçiştirilir.

Oysa maden çıkarılacaksa; doğa incitilmeden, insan küstürülmeden, köylü yok sayılmadan çıkarılmalıdır.

Bir de küçük ama hayati bir hatırlatma yapmak gerekir:
Bu madenler hammadde olarak gönderilmemeli. İşlenmeli, katma değerli ürün hâline getirilmelidir. Aksi hâlde biz toprağı kazarız, başkası şekil verir.

Son olarak akla düşen bir hikâye vardır:

Öküz ile inek saman yer.
Öküz acelecidir.
İnek sakindir.

“Çabuk ye” der öküz.
“Bakacağız” der inek.

Çünkü bazıları çalışır, bazıları karar verir, boyunduruk ise en son kimin boynuna geçeceğini bekler..

Saygılarımla..

Tayfun TURAN / Küçük Bakkal

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Başkan TAVLI’dan Yeni Yıl Mesajı.

HIZLI YORUM YAP

Araç çubuğuna atla