NELER OLUYOR (4) / Burhanettin DUMLU

3

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

NELER OLUYOR(4)

Gelişmeler ve değişmeler birbirini takip ederek devam ediyor. Umut ışığı gibi bir işaret veriyor, sonra kayboluyor. Bu çetrefilli işlere kafa yormak da bize düşüyor. İç ve dış siyasette hareketli haftayı geride bıraktık. Satır aralarındaki açıklamaların analizini yapmaya çalışacağım.

Gazze’de ateşkes, SDG’nin entegrasyonu bizim için önem taşıyan konulardan. Hamas’ın 2023 tarihinde İsrail’e saldırmasını büyük bir sevinç, hatta Zafer çığlıklarıyla kutlayıp şükür namazı kılanlar bugün Gazze’deki ateşkesi aynı coşkuyla kutluyor ve kahramanlar yaratıyorlar.

Birleşmiş milletlerin raporuna göre Gazze’de 55 milyon ton harfiyat, 70 binin üzerinde ölüm olayı ve sayısı bilinmeyen kayıp olayı mevcuttur. Bunun vebali ve günahı kimin boynundadır? Bunun hesabı nasıl verilecektir? Bu iki sorunun ne yazık ki gündemde olmaması düşündürücüdür.

Başlangıçta Mahmut Abbas’ın yaptığı açıklama sansür edildi ve konuşulmadı. Mahmut Abbas, “İsrail’in Filistin’e saldırması için büyük bir koz verildi” ve bu tespitinde haklı olduğu da ortaya çıktı.

Siyasette vücut dili, öngörü, konuşmanızda bir cümle bile çok şeyi değiştirir. Bunlardan dolayı ABD başkanı Trump basın toplantısı yerine İsrail parlamentosunda konuşmayı tercih etti. Burada ki mesaj bütün İsrail halkına ve dünya kamuoyuna yönelikti. Netenyahu’ya kendisini alkışlatarak ben istersem olur demeye getirdi.

Mısır’daki toplantı sonucunda cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında övgü dolu sözlerin altında da yine siyaset vardı. ABD ile yapılan anlaşmalar sonucu uçak motoru polemiği ve Rusya’dan petrol alınmaması dayatmasının Türkiye iç siyasetinde olumsuz rüzgarların esmesine sebep olduğunu gören Trump bunu telafi yoluna gitmiştir.

4 kişiden oluşan SDG heyeti ve Şam yönetimi 7 Ekim’de masaya oturdu. Bu görüşmeler sonucu SDG’den bazı olumlu açıklamalar gelmesine rağmen bu işin zaman alacağı aşikar.

Suriye ordusuna 3 Tümen halinde entegre olması olumlu bir işaret. Ama bu tümenler şu anda ellerinde tuttukları Fırat’ın doğusunda konuşlanacak. 12 Ekim’de kamu yönetimi işleri bakanı ve istihbarat başkanı Ankara’ya gelerek gelişmeler hakkında Hakan Fidan’a bilgi verdiler. Bu konu üzerinde Türkiye’nin etkinliğine işarettir. Ankara’nın bundan önceki gibi sert açıklamalar yapmamasının altında da yatmaktadır.
Meclisteki Apo sloganlarına “kutsal ittifakın” sessiz kalmasının altında süreci başlatanların sabote ettiği görüntüsünü vermemek bir diğer sebep de olası bir referandumda DEM oylarına talip olmak. Bu ikinci gerekçe ancak Selahattin Demirtaş’ın serbest kalması ile mümkün görünse de dışarıdaki bir Selahattin Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” söyleminden vazgeçeceği anlamı çıkmaz.
Bütün bu konularda iktidara karşı sert muhalefet yapan iyi parti kamuoyunda beklenen yerde değildir. Asena gibi kükreyip gelen ve toplumda söylemleri ile Bir hayli yol kat etmesine rağmen sonradan “Hürrem Sultan” gibi siyaset oyunlarına giren Meral Akşener’in bu olumsuz tablosundan henüz kendini kurtarmış değildir.

Önümüzdeki günlerde daha ateşkes görüşmeler imzalanırken saldıran İsrail’in tavrı, silah bırakma gibi bir durumun söz konusu olmadığını açıklayan SDG’nin alacağı pozisyonun gelişmelere yön vereceği söylenebilir.

“Ya Rab bu hasrete can dayanmıyor;
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
Her adımda bir engel var, salmıyor,
Zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.”

Abdurrahim Karakoç

Kalın sağlıcakla…..