41,8601$% 0,24
48,8591€% 0,45
5.745,40%1,50
Yalıdan Bakınca Başka, Pazardan Geçince Başka.
Bu yalı işinden de kurtulamayacağız anlaşılan bu aralar. 😊 İki de bir dilime dolanıyor.
Eskiden fotoğraf çekilmek ciddi bir işti. Bayramda yeni gömlek giyilir, berbere gidilir, stüdyoda sabırla poz verilirdi. Herkesin elinde bir telefon herkes kendi stüdyosu, kendi ışıkçısı.. Yalıda çay içeninden, pazar yerinde selfie çekenine kadar herkes “anı” değil “imaj” peşinde.
Geçen gün Harun abiyle konuşurken, 1970’lerde “biz hiç foturaf çekinmemişmiyük?” diye bir laf etti. 😊 Gerçekten de o dönemlerden ne kasaphaneye, ne balıkhaneye ait düzgün bir kare bulmak kolay değil..
Mesela o yıllarda pazar Postane’nin oradaydı. Her köşe, her sokak bir hikâyeydi ama kimin kamerasında kaldı?
Allah (c.c.) rahmet eylesin; rahmetli Yusuf Amca (Alver) olmasa bugün nereleri hatırlayacaktık, bilemem. Almanya’dan gelip giderken Ünye’nin birçok yerini fotoğraflamış.
Frankfurt’ta eczacılık tahsili görmüş, çok müstesna bir insandı. Onun objektifinden Ünye hâlâ sıcak.
Bugün Facebook’a bakıyorsun, herkes gülüyor.
Ama o gülüşlerin ardında ödenmemiş faturalar, takla atan kredi kartları, geçim derdi, küslük, iç sıkıntısı var. Paylaşılan karede sanki Ünye’de herkes mutlu, deniz masmavi, kalpler pembe, hayat tozpembe.
Ama pazara in…
Gerçek Ünye orda. Fındığın durumu belli değil, kokarca belası bir yanda, işsizlik hakeza, benzin mazot pahalı, bir de kimsenin kimseye tahammülü kalmamış..
Şair demiş ya;
“Dertleri zevk edindim,
Bende neş’e ne arar…”
Aynen öyle bir dönemden geçiyoruz.
Son yıllarda Ünye sokaklarında bir şey göze batıyor;
Dükkanlar çok hızlı el değiştiriyor.
Bir ay önce “Usta Lokantası” olan yer, bu ay “Efsane Dönerci.”
Üç ay sonra bir bakıyorsun o da devredilmiş. Kimi “piyasa canlandı” diyor ama aslında bu canlılık değil, çürümenin hızlanmış hâli.
Paranın aniden el değiştirdiği yerde, ruh da el değiştiriyor maalesef..
Yavaş yavaş yok oluyor.
Eskiden bir dükkânın, bir fırının, bir işletmenin adı o işi yapan insanın adıyla yada lakabıyla anılırdı. “Fırıncı Mahmut”, “Partal Nevzat”, “Pamuk Dede Süleyman.” Bu isimler, güvenin, emeğin ve sürekliliğin simgesiydi.
Şimdi aynı tabelaların yerinde farklı markalar, farklı yüzler var. Ama yüzler değiştikçe şehir de yabancılaşıyor.
Sermayenin hızlı devri sadece ekonomiyi değil, karakteri de bozuyor. Kazanç kısa vadeye sıkışınca, ahlak da kısa vadeye sıkışıyor. Artık kimse “işi büyütelim” demiyor.
“Devredelim, kurtulalım ya da kiraya verelim” diyor.
Bir işletme el değiştirdi mi, o dükkânın duvarındaki emek, ustalık, tecrübe, sanat her şey sıfırlanıyor. Yeni gelen, eskisinin tecrübesinden faydalanmıyor; kendi kârını düşünüyor.
Sonra zarar edince bir başkasına devrediyor.
Böylece ortada sadece tabelası değişen ama ruhu kalmayan bir ticaret kalıyor..
Hükümet Caddesi’ndeki değişimi hepimiz görüyoruz. Bu sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal hafıza kaybı.
Çünkü sermaye el değiştirirken, kültür de el değiştiriyor. Ünye çarşısının kokusu, esnafın yüzü, fiyatın vicdanı değişiyor. O eski hazzı tadı alabiliyormuyuz?
Bir cadde düşünün; 30-40 yıllık kaç esnaf kaldı?
Hızlı sermaye devrinin bir diğer sonucu da güvensizlik.
Yeni yetme bazı esnaflar için amaç artık “dürüst kazanmak” değil, “fırsat yakalamak.”
Bu dönme dolap kendi ahlakını kendi içinde üretiyor.
Oysa ki bir şehir, sadece binalarıyla, kafeleriyle değil, istikrarıyla da şehir olur.
Ünye’yi Ünye yapan şey, “Cinbaş Kahvecisi’nin 50 yıldır aynı dükkânda aynı işi yapıyor olmasıdır.”
Belki de bu yüzden çarşıda, pazarda yürürken sanki herkes var ama kimse eski yerinde değil.
Ya da kimse yok; sanki Ünye var ama Ünye’lilik el değiştirmiş.
Sermaye ne kadar hızlı el değiştirirse, insan vicdanı da o kadar çabuk yorulur.
Yorulduk be usta…
Kent Konseyi Başkanlık Makamında !
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.