42,3744$% 0.04
48,8990€% 0.08
5.557,81%0,14
PARAYI BENDE SEVERDİM..
Hatırladıklarımı yazarak devam edersem, ilk hatırladığım, Parayı çok sevmem ve gördüğüm herkesten 25 Kuruş istemem.
Bahri cumadiyem (Gürcüce Enişte demek) den en son para istediğimde bana delikli para vermesi ve alışverişe gittiğimde paranın tedavülden kalkmış olduğu idi.
Bundan sonra para istemeyi bıraktım , hatta para almaktan utanmaya başladım. En Çok harçlık veren kişi Sabri dayımdı. Kendisi şöfördü, İstirahatte olduğu zaman bizde kalırdı. Her gelişinde her bir kardeşimize ayrı ayrı para verirdi. Çok severdik ancak, para verdiği için hoş geldin demeye çekinirdim, para için geldiğimi sanmasın diye.
Bir gün Sabri dayımın verdiği parayı kitabımın arasına koyup okula gittim. Öğretmenim tahtaya kaldırdı. Oturduğumda Para kitabımın arasından kaybolmuştu. Buna acayip üzülmüştüm. Bizim evde para kazanan tek kişi annemdi. Terzi idi çünkü…
Annesinden görerek öğrenmiş terziliği. İlk yaptığı dikişi ise şöyle anlatırdı. Annemle babam bir yere ziyarete gitmişlerdi. Henüz 8 -10 yaşlarındaydım. Birden Babamın paltosunu aldım söktüm. Kestim biçtim, kardeşim Vedat’a giydirdim. Akşama kadar işim bitmişti. Akşam annem gelince birde ne görsün, babamın paltosu Vedat’ın sırtında… Bir yandan bana kızıp, diğer taraftan babama ’”Ne güzel de dikmiş gebermiyesice’’ diyordu.
Bizde gülerdik. Annemin annesinden kalma bir dikiş makinesi vardı. ilk çıkanlardan. Elle çevrilirdi. Yere oturur belini büker, bir gayret dikişini yapardı. Pratikten terzi idi. Mezurası yoktu, Prova yapmazdı. Kumaşı eline alır, Kadının üzerine tutar, omuzundan, belinden, eteğinden kumaşa çeltik atardı. Sonra makasla keser, teğerler, dikerdi.
Bir gün bile sürmezdi bitirmesi. Hemen teslim ederdi. Bazısı para verirdi, bazısı hiç para vermezdi, bazısı da az para verirdi. Bazıları ise yoğurt, tereyağı, peynir, ceviz vs. ile ödeşirdi. Bazıları ise gelin bohçası için köyden gelir, dikiş bitene kadar yatılı olarak kalırdı.
Parasını annem terekteki mavi çinko derin sahanın altına koyardı. Oradan herkes ihtiyacı kadar alırdı. Bende bisiklet kiralamak için oradan para alırdım. En sevdiklerim arasında bisiklete binmekte vardı. Bisiklet sürmeyi ilk denediğim gün, En büyük abim Fikri, iç yolda duruyordu. O zaman yollarımız Arnavut kaldırımı dediğimiz taşlarla döşeli idi. Tam dönerken düşünce abim Çok kızdı ’’Bir daha görmeyeceğim seni’’ dedi. Bu yüzden hep abimden korkarak gizli gizli bindim bisiklete.
Her zaman paramız olmazdı. Her istediğimde bisiklete binemezdim. Bu sebeple mobilet dediğimiz motoru kiralayanları, boş zamanlarımda iç yolda beklerdim. Çoğu acemi idi. Arkasına takılır, koltuğun altındaki jikleyi çekerdim. Kısa bir süre sonra motor istop(stop) ederdi. Çocuk çalıştıramazdı.
Çünkü jikleyi çekince benzin gitmezdi. Sonra ben yavaşça yaklaşıp ‘istersen ben çalıştırabilirim’’ derdim. Boyum yetmediği için itmesini isterdim. Çaktırmadan jikleyi indirir, motoru çalıştırırdım. İki tur atar teslim ederdim. Çocukta sevinirdi ,motor çalıştı diye…
Fatsa Belediyesi’nin, Kokarca İle Amansız Mücadelesi..
1
Sokak Hayvanları Uyutulmalı Mı, Uyutulmamalı Mı?
1151 kez okundu
2
Karadeniz Bölgesinin Geleneksel Halk Oyunu “HORON” Çambaşı Yaylasında Hayat Bulacak
1021 kez okundu
3
ORDU’DA SEÇİM
959 kez okundu
4
Deneyap Teknoloji Atölyeleri İçin Başvurular Başladı.
881 kez okundu
5
İŞ ADAMLARINDAN İSTANBUL DUMED ORDU İL BAŞKANLIĞINA BAĞIŞ
827 kez okundu