41,8792$% 0,23
49,0363€% 0,44
5.852,25%0,51
Ortadoğu Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Muhammed Onur Çöpoğlu, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Görevlisi Çağla Vural ile birlikte TÜBİTAK projesi kapsamında Biyogüvenlik ve Biyoterörizim konularında araştırma yürütüyor.
Hedeflenen ekosistemin kritik önemi varsa, çok kritik bir altyapı sistemine o virüs saldırılıyorsa veya çok kritik insanlara, kritik bloklara yönelik bir saldırı varsa bunun kasıtlı yapıldığını düşünebiliriz.
Bir biyoterörizm örneği olduğunu düşünebiliriz. Ya da önemli bir tarım alanına, bir ekosisteme dışarıdan saldırı varsa bunun bir biyoterörizm saldırısı olduğunu düşünebiliriz. Genetik analizlerle biyosaldırı olduğunu düşünebiliriz.
Aynı anda çoklu salgınlar oluyorsa, örneğin saldırı hızları çok ani artmışsa, aynı anda mesela Amerika’da o bir hafta içinde olmuştu saldırı, aynı anda çoklu olmuşsa onun doğal ortamlarda gelmediğini, kasıtlı dışarıdan insan eliyle salındığını düşünebiliyoruz ve zararlıların ortaya çıkma şekli, eğer mesela bir iklim koşuluna bağlı olması gerekirken bundan ayrı olarak aniden ve farklı bir şekilde çoğalmaya başlıyorsa bunun kasıtlı şekilde salındığını düşünebiliyoruz.
Son olarak Trabzon’dayız madem Trabzon’la ne var, oradan bahsetmem gerekiyor. Türkiye’de 6 tane yabancı istilacı türden bahsediliyor. Bunlardan bir tanesi de Trabzon’daki Solaklı Vadisi’nde İt Dolambacı bitkisi olarak geçiyor. Bu bitkinin halk arasında Hambostan olarak girdiği ve Gürcistan’dan Türkiye’ye girdiği söyleniyor. Bunun kasıtlı mı girdiği yoksa kasıtsız mı girdiği yönünde henüz yeterli bir veri yok. Ama bu girdiği yerlerde kesinlikle endemik bitkileri boğarak öldürüyor. Endemik bitkilerin yok olmasına neden oluyor. Bölgesindeki orman varlığında yine aynı şekilde yok olmasına neden oluyor. Dolayısıyla Trabzon’da da Böyle bir sorun var. Bununla alakalı da çalışmalar başlatılıyor. Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Doğa Koruma Müdürlüğü bu kapsamda yeni bir proje başlattı. Trabzon’da bu projeler arasında ele alınan şehirlerden bir tanesi.
Gazetecilerin kahverengi kokarcanın biyolojik saldırı olup olamayacağı ve Türkiye’de resmi olarak kayıtlara giren biyoterör saldırısı olup olmadığı hakkındaki sorusunu da değerlendiren Çöpoğlu, şu cevabı verdi: Kahverengi kokarcaya direkt Biyoterör saldırısıdır dediğimiz zaman komplo teorisine girmiş oluruz.
Beyoterör saldırısının ifade ettiğim gibi 5 kriteri var onların içinde genetik analiz de var. Bu genetik analizlerin interdisipliner bir çalışmada her yönüyle yapılması lazım. Ama şu anda kahverengi kokarca bu 5 kriterdeki ilk 2 maddeyi sağlıyor.
Yani ani yayılımlar var, ekosisteme uygun canlılar değil. Bir anda çoğalma var. Fındık gibi ekonomik bir değeri olan havzada etkili oluyor. Bunları biyoterör olarak değerlendirebiliriz. Ama kesin bir ifadede bulunmak için genetik analizlerin de yapılması lazım. Diğer yandan şu ana kadar Türkiye’de kayıtlara girmiş bir biyoterör saldırısı yok.” dedi.
Ünye Tarih Kültür ve Doğal Varlıkları Araştırma Derneğinin Ekim Ayı Paneli