42,3268$% 0,23
49,0949€% 0,44
5.517,14%-0,60
İlk okul bitmiş, ortaokula kayıt zamanı gelmişti. Kayıt için vesikalık fotoğraf gerektiği için kendi başıma ceketimi giyip, kravatımı taktığımı, saçımı tarayıp harmanda fındık ayıklayanlara ‘’ben fotoğraf çektirmeye gidiyorum’’ dediğimi hatırlıyorum. Fakat nasıl kayıt yaptırdığımızı hatırlamıyorum.
Orta okul döneminde neler oldu bakalım.
İlk yıl sınıfta kaldım. O yıllarda okumanın öneminin farkına varamadım. Öğretmenlerden hiçbirinin de bu konuda özel yöntemi ve çabası olduğunu da hatırlamıyorum. Tarih dersimize Ayşe Sonsuz, matematik dersine Murat İmamoğlu, Kazım Aydoğdu hatırladığım kadar fen dersine giriyordu. Müzik dersine Lütfullah Aydoğan, İngilizce dersine Selahattin Özakın giriyordu. İngilizce dersinde sadece ‘’The, the, the ‘’diye nasıl telaffuz etmemiz gerektiğini anlatırdı. Birde şarkı öğretiyordu. Gıngel bell. Ama kesinlikle kimse İngilizce öğrenemiyordu.
Hiç bir çocuğun aklına ben niye İngilizce, müzik öğrenemiyorum diye gelmiyordu. Fakat, öğretmenlerinde aklına niye bu çocuklara öğretemiyoruz diye gelmiyordu diye düşünüyorum.
Resim ve el sanatlarına Fatma Bektaş geliyordu. Bir gün hiçbir şeye benzemeyen resim yapın dedi. Ne yaptıysak olmuyordu. Yaptıklarımız bir şeye benziyordu. Soyut resim yapmamızı istediğini yıllar sonra anladım.
Sınıf arkadaşlarım arasında Halit Dervişoğlu, Haydar Gürsu, Emine Eraslan, Zeki Beşikçi, Sinan Sarıhan vardı. Şu an diğerlerini hatırlayamıyorum. Emine Eraslan başkan olmuş ben de yardımcısı olmuştum. Bunun haricinde okul hayatımda böyle bir göreve seçilmedim.
Her zamanki gibi erkek öğrencilerin gözde sporu futboldu ve bende sınıf futbol takımında yer alıyordum. Beden eğitimi öğretmeni Ali Rıza Abanoz’du. Beden dersinde futbol oynatırdı.
Orta okula Sülük gölünden yürüyerek giderdik. Sahile çıkar, hergün aynı arkadaşlarla gider gelirdik. Sabah gider, öğlen eve yemeğe gelir, akşam tekrar yürüyerek eve dönerdik. Öğlen yemeğini genellikle evde yerdik. Ara sıra tükürük köftesi de yediğimiz olurdu. Gerçekten tükürüklü değildi tabi ki. Dört tekerli el arabasında, tavada yağda kızartılır, çeyrek ya da yarım ekmek arasına koyulur, bolca kuru soğan ilave edilirdi. Çok lezzetli olurdu. Başka yerde veya evde yapılan köftelerin tadı buna benzemiyordu. Bunun sebebini tükürükle yoğuruyorlar da ondan diye açıklıyorduk ve bu yüzden bu isimle anıyorduk.
Yol arkadaşlarımdan değişmeyen üç kişi vardı. Zeki Beşikçi, İbrahim Keskin, Kenan Beşik. Arada başka arkadaşlarda bize dahil olurdu. Üçlü çete gibiydik. Kenan pek suya sabuna dokunmadan yanımızda gelir giderdi. Hani yaramaz çocuklardandık diyebilirim..
Ordu Türk Sağlık-Sen’de Kongre Heyecanı.
1
Deneyap Teknoloji Atölyeleri İçin Başvurular Başladı.
878 kez okundu
2
Hacettepe Üniversitesi ve OBB iş Birliğiyle Yürütülen (REMEDY) Projesi Başladı.
657 kez okundu
3
DEPREM BÖLGESİNE OYUNCAK KÖPRÜSÜ
649 kez okundu
4
Anafarta İlkokulu Öğrencisi Resim Yarışması Türkiye Birincisi
572 kez okundu
5
İkizce’de “Gençlerde Uyuşturucu Kullanımı ve Belirtileri” Konulu Söyleşi Gerçekleştirildi
557 kez okundu