42,9783$% 0.07
50,6226€% 0.03
5.959,58%0,13
Türkiye’de bilinen bentonit yatakları Edirne/Enez, Çankırı, Çanakkale, Kütahya-Demirli, Manisa-Osmançalı, Tokat-Reşadiye, Ankara-Kalecik, Ordu-Ünye-Fatsa ve Giresun-Tirebolu‘da bulunur.
Ordu Büyükşehir Belediyesi (OBB) ORBEL Madencilik Petrol Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ise; Ünye’nin Çatalpınar, Döşemedibi, Yazkonağı, Pınarbaşı, Çınarcık, Üçpınar, Çiğdem, Yeşilkent, Gölceğiz mahalleri olmak üzere toplam 9 mahallede 290 hektar, yani 2 bin 900 dönüm alanı kapsayan alanda bentonit ocağı açmayı ve işletmeyi planlıyor.
Söz konusu proje için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) toplantısı 25/12/205 günü Ünye Ticaret ve Sanayi Odası (ÜTSO) Konferans Salonu’nda gerçekleşti.
“Bilgilendirilmeler için buradayız”
Ordu Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ÇED ve Çevre İzinleri Şube Müdürü Adem Bodur, “ORBEL Madencilik tarafından yapılması planlanan bentonit ocağının sunumu ve halkın bilgilendirilmesi için buradayız.
“Bentonit’in Dünya rezervinin yüzde 50’si Ordu’da”
Çevre Mühendisi Volkan Seren, ÇED toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi: “ÇED bir süreç, izin değil. Proje kapsamında ORBEL madencilik tarafından Bentonit ocağı açılması planlanmakta. Bahse konu proje 290,10 hektar olup, toplamda 1,5 Milyon ton üretim kapasitesine sahiptir. Toplamda 12 poligondan oluşmaktadır. Bu kadar çok poligondan oluşmasının sebebi yerleşim yerlerine yakınlığı ve dağılımdaki cevher durumuna göre 12 poligon olarak belirlenmiştir. Bentonit ocağında patlatmasız bir şekilde sadece kazı yönetimiyle ortalama 20 metre kazılarak üretim yapılacak. ÇED alanlarına 20 metre koruma mesafesi bırakılmıştır. Yıllık üretim 1,5 Milyon ton, saatlik üretimde 625 ton olacaktır. Ulaşım kapsamında köy merkezlerinden kesinlikle geçilmeyecek.” dedi.
CHP Ordu İl Başkanı Bülent Akpınar, ORBEL’in maden işletme yetkisinin bulunmadığını “Yetkinin olmadığı yerde ne hukuki meşruiyet vardır ne de vicdani karşılık” ifadelerini kullandı.
Açıklamasının devamında; “Biz Türkiye’de madenlerimiz çıkarılmasın demiyoruz ki; tabi ki çıkarılsın ama önümüzdeki yılların en önemli sorunu olan yaşamda su ve gıda sorunu varken, topraklarımızın zehirlenmesini istemiyoruz. Meralarımızın, arazilerimizin yok edilmesini istemiyoruz. Çünkü bu ülkenin ve dünyanın en büyük sorunu önümüzdeki yıllarda su ve gıda sorunu.”dedi.
Akpınar; “Eğer madenlerimiz bu ülkede emeklinin, emekçinin, asgari ücretlinin ya da çocuklarımızın geleceği açısından onlara bir ekonomik katkı sağlayacaksa, bunları daha rahat, daha ferah bir yaşama ulaştıracaksa; suyumuz ve toprağımız zehirlenmeden madenlerimiz çıkarılsın.
CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel de konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Bu toplantı her ne kadar ‘Halkın Katılım Toplantısı’ olarak adlandırılsa da, aslında halkı suça ortak etme toplantısıdır. Çünkü bu toplantının yapılmış olması, sürecin tamamlanması için bir formalite olarak görülüyor, bizim itirazımız tam da burada başlıyor…
Bu toplantının bu şekilde yapılması baştan yanlıştır. Halkın katılım toplantısı, etkilenecek alanın içinde yapılmalıdır. Çünkü oradaki suyun, toprağın, doğanın nasıl etkileneceği yerinde görülmelidir…
“Madencilik yapmak belediyenin işi değildir.”
Milletvekili Adıgüzel ; “Ben milletvekiliyim; iki temel yetkim var: yasama ve denetleme. Burada denetleme görevimi yapıyorum. Milletin bana verdiği yetkiyle yanlışın karşısında duruyorum. Halkın istemediği hiçbir şey yapılamaz. Halk egemendir. Halkın verdiği yetkiyle kimse halka rağmen karar alamaz. Bakın, halk burada bunu istemiyor; istemiyorsa yapılmayacak. Bu mesajımı açıkça verdim.”
Sonuç olarak Ne Yapılmalı:
Sahada üretim yapacak işletmelerin, çevre dostu uygulamalara olan bağlılıkları, Sürdürülebilir madencilik tekniklerine entegre edilmeleri, yenilenebilir enerjiyi benimsemeleri, biyoçeşitliliğin korunması ve atık azaltma girişimleri aktif olarak desteklenip sıkı bir denetleme mekanizması kurulmalıdır.
Burada faaliyet gösterecek işletmeler, Çevreye duyarlı madencilik uygulamaları için dikkate değer bir standart oluşturmalıdır. Şeffaf raporlama ve toplum eğitimi çabalarını, koordine eden, denetleyen, sürdürülebilir ve uyumlu bir geleceğin yolu açılmalıdır.
Tarihi Konaklar Geleceğe Taşınıyor.