34,1641$% -0.18
37,8189€% -0.15
2.912,09%-0,38
28 Eylül 2024 Cumartesi
Vatan Sağ Olsun.. / Berkay GÖKTAŞ
Sarı Sayfalarda Bir Dönem / Gülsen GÖKTAŞ
Ünye Ve Zemin Sıvılaşma Problemi
Bizim Ülkede Tarım/Metin GÖREN
Tarımın Geleceği: Sürdürülebilirlik ve Teknoloji / Selim Çelik
Halk Eğitim.. / Tayfun Turan
Elime bir küçük cep defteri ulaştı. Rengi mavi mi yeşil mi karar vermek zor. Üzerindeki desenler kaybolmuş, renkleri de kararmış. Zamanında bu defter ne renkti acaba? Üzerinde nasıl bir deseni vardı? Bilmek zor. Defterin kapağını açtığımda ilk önce defter sahibinin ismini ve bir asker gibi memleketinin yazdığını gördüm. Yıllar geçmiş tabi üstünden. Sayfaları sararmış çizgili defterin.
Sayfaları hızlıca karıştırdığımda içinde günlük gibi notların olduğunu gördüm. İlk dikkatimi çeken düzen, yazıların güzelliği ve yazıların renginin hiç solmamış olmasıydı.
Merak çöktü. Ama bir türlü elime alıp okumaya cesaret edemedim. Vakit ilerleyip kendi başıma kalınca defterin sayfalarını karıştırmaya başladım. Bir tarih gördüm ki, ben doğmamışım daha. Sayfaları hızlıca çevirince bir küçük not daha dikkatimi çekti.
Bir not, bir tarih ve bir Türkiye gerçeği. Bir kış günü, çok acı bir ayrılış ve bilinmezliğin başlangıcı sanki.
Sanki o güne gittim. Üzerime karanlığın ve soğuğun çöktüğünü hissettim. Sanki dışarıda da yağmur yağıyordu. Sokaklar ıslanmıştı.
Artık ilk sayfadan başlamak gerekiyordu. İlk sayfa şiirle başlamış. Son satırda tarihi görünce şaşırdım. İçime çekildim. Çünkü atılan tarihte ben daha doğmamışım bile. Defter daha ben doğmadan tutulmuş ve bugüne kadar ulaşmış. Geçmişine bağlılık ve bugünlere kadar uzanan bir hayat.
Bu defter bu zamana kadar ulaştıysa eğer çok önemli olmalıydı içindekiler.
Dikkatimi çeken, bir insanın ne kadar zor zamanlardan geçse de; onları not alması ve birazda hissiyatını yazıya dökmesiydi. Çok güzel bir yazı karakterleriyle tarihe notlar düşmüş. Anlaşılır, kendine has ve bir o kadar da estetik. Göreni, okuyanı utandırıyor adeta.
Sonra bir başka dönem başlıyor. Yazıların seyri değişmiş. Bir günlük gibi yazılmış. Çocuk denecek yaştayken birden büyümüş ve ülkesine bağlılığını, yapacakları olduğunu bir şekilde ifade etmiş ve göstermiş. Ama aralarda hayata bakışa, yaşananlara ve özlemlere vurgu yapmış.
Bir çocuğun bu yaşta bu düşüncelerde olmasını şu dönemde algılamak zor. Kendime baktığımda ben bu yaşlarda sokakta oyun oynuyordum. Sadece yakındaki bakkala ve okula kadar giderdim.
O dönemde yaşananlar, defterin sahibi o küçük çocuğu birden büyütmüş ve ülke için bir ideolojinin peşine çoktaaaan düşürmüş….
Sahi biz bugün ne konuşmalıydık?
Neler anlatmalıydık?
Çocuklarımız bugün nereye gideceklerdi, ne başlamıştı onlar için?
İlk sırayı nerede olmalıydık? Dersin ilk konusu ne olmalıydı?
Anne babalar ne düşünmeliydi?
Nereye yetişmeye çalışmalıydık?
Haberlerin ilk konusu ne olmalıydı?
Yöneticiler hangi dilek ve temennilerde bulunmalıydılar?
Bir çok soru var sorulacak.
Peki biz bugün ne yaptık. Haberleri açtık ve güne üzücü bir haberle başladık. Bir çocuğun hayatının nasıl sonlandığına şahit olduk.
Bugün dört askerimiz şehit oldu.
Ama bir çocuğun hayatının son bulmasının yanında biz şehitlerimize bile yer veremedik. Şehidimizin şehadet haberinin verildiği günde, şehidimizin bir çocuğunun doğduğu haberini okuduğumuzda hangi duyguyu yaşayacağımızı bile karar veremedi aklımız, dilimiz ve gözlerimiz.
Aslında bugün okullar açılmıştı. Büyük umutlarla büyüttüğüm çocuklarımız hedeflerine adım adım ilerlemek için ikinci yuvalarının yolunu tutacaklardı. Bugünün gündem konusu bu olması gerekirken; biz ne kadar acı varsa bugün onların en büyüklerini yaşadık. Bir tarafta bir çocuk bir tarafta şehitlerimiz, acılı aileleri ve milletimiz.
Nasıl dayanalım. Nasıl çocuklarımızı yarınlara hazırlayalım. Nasıl hedefleri olsun ki şu güvensiz ortamda.
Güvenin, vicdanın, saygının, sevginin ve ahlakın olmadığı yerde neyi büyütebilirsiniz ki.
Ne demek gerekiyor bilemiyoruz artık. Galiba yine eğilen başımızı kaldırıp kendi yolumuzu tutmalıyız. Hayata geliş sebebimiz neyse onu düşünüp, onun için çaba göstermeli ve o yolda ilerlemeliyiz. Ancak o zaman bir şeyleri değişebiliriz.
Uzun yolculuk süreci olmasa tatil güzel şey.
Çalışma alanımızdan, evimizden ve her zaman vakit geçirdiğimiz çevreden biraz uzaklaşmak uzun yolculuk stresi hariç iyi geliyor insana. Ama planlı olunca ve yolculuğu çok kafaya takmazsan tatil yapmak güzel.
Her şeyi biraz askıya alıp; başka düşüncelerin içinde olmak, dost akraba ziyaretlerinde bulunmak, bir kaç mekan değiştirmek iyi geliyor insana. Tabi biz tatilin ilk safhasını bir bayrama denk getirerek yapınca güzelde oldu.
Bu insanın kendini bir kez daha hatırlaması, sorumluluklarını yerine getirmesi ve yetiştirdiği nesil için önem arz ediyor. Bunun ne kadar önemli olduğunu zaman geçtikçe daha iyi anlıyorsun ve görüyorsun.
İnsan insana her zaman ihtiyaç duyuyor. İşi, gücü, evi ve aklımızdakileri bir kenara koyalım ve bir tatil yapalım dedik ama; tabi yine insan kendine iyi gelenlerle planlar yapabiliyor. Yakın arkadaşlar veya aile dostları olunca tatil o zaman keyifli oluyor. Aynı çocuklar gibi biraz macera biraz korku yaşıyorsun. Ben bunu yapamam dediğin şeylerin içinde buluyorsun kendini. Nasıl oluyor bu derseniz; aile, güven ve birliktelik duygusuyla.
Biraz uzaklaşmışken gittiğin yerin biraz sahilinde ve çarşısında dolaşmakta güzel tabi. Dolaşırken gözüne ne çarpıyorsa ona biraz dikkat kesiliyorsun. Bizim için öyle oldu. Bir stantta kitap bakmak ve yazarlarla kısa bir sohbette güzeldi. Tabi sohbet ettiysek destek olduk ve ne tür bir kitap yazdılar diye de merak ettik ve aldık. Okumaya başladık oğlumla.
Tabi benim oğlum biraz müzikle ilgilendiğinden, süslü kırmızı şapkası ve tarzıyla Kuşadası sahilinde keman çalan amca da dikkatimizi çekti. Oğlum yanına gitti ve biraz onu dinledi. Sonrasında amcadan kemanını istedi ve iki şarkı çaldı. Ama biliyoruz ki o amca sokaklarda insanları eğlendiriyor ve kendisinin de mutlu olduğu işi tarzını ortaya koyarak yapıyor. Kuşadası’na ayrı bir renk katmış.
Tatilde çocukların eğlendiğini ve mutlu olduğunu görmek; bir ve beraber olmak insana ayrı bir keyif veriyor.
Sakin, mutlu ve dinlenmiş bir şekilde başka konularla dönüyorsun ait olduğun yere. Daha hafiflemiş bir şekilde “nerde kalmıştık” deyip başlıyorsun tekrar işe.
BİZDEN NELER GİDECEK?
Son zamanların gündem konusu sahipsiz sokak hayvanları. Bu konuda yaşanan sorunlar ve çözüm yolları.
Hayvan Hakları Kanununda geçtiğimiz hafta bir düzenleme yapıldı ve 2 Agustos 2024 tarihi itibarı ile de yürürlüğe girdi.
Ben sokakta köpeklerden korkarım. Hatta yanlarından geçerken hızlı geçmeye çalışırım, bana yaklaşıyorsa çığlık bile atarım. Ama bu onların yaşama haklarının veya alışık olduğu yerden uzaklaşması sadece bir kapalı alana bırakılması, sevenleri ve ilgi gösterenlerinden uzaklaştırılması anlamına gelmez.
Onlar uzaktan bile söylediğinizi anlayan, herkes gibi gerçekten sevgiye ve ilgiye ihtiyaçları olan canlılar. Onların kendisine ilgi gösterenlere karşı duyarlılıkları o kadar fazla ki; çevremizde hayvan sevgisi olan arkadaşlardan biliyorum, sanki onlara bir bebek gibi davranıyor, yediriyor, konuşuyor, ve kucağında seviyor. Birbirlerini gördüklerinde sevgi gösterileri başka oluyor.
Peki çözüm ne?
Onları kendimizden, sokaklardan uzaklaştırarak bizlerde bir değişim mi olacak? Onlarda daha sağlıklı ve güzel bir ortama mı kavuşacaklar?
Ülkemizde sokak güvenliğini ve düzenini sağlayan bekçi, zabıta, temizlik görevlilerimiz ve mahallelerine hakim olmak üzere seçimle gelen muhtarlarımız ve azalarımız var.
Sokak güvenliği, takibi ve denetiminde bu kadar görevli varken, biz neden hala mahalledeki hayvanlara sahipsiz diyoruz ki.!
Mahallelerde olan biteni, yaşayanı, yaşamayanı, kırılanı, bozulanı takip ederken sokakta yaşayan hayvanlar da onların içinde yok mu?
Bu hayvanların yetkililer tarafından takiplerinin yapılması neden zor anlayamadım. Bir mahallede kaç tane sokakta sahipsiz sokak köpeği varda bunlar takip edilemiyor ?
Vatandaşa zorluk yaşatıyor. İnsan renginden, duruşundan anlıyor neyin nereye ait olduğunu. Bulundukları yerde belli alanda konuşlanabilecekleri ve beslenebilecekleri yerleri belli olsa; onlarda zaten oradan fazla uzaklaşmazlar.
Görevlilerin takibi de olduğu zaman zaten kayıt altına alınmış, kontrollerinin yapılması da bir o kadar kolay olur diye düşünüyorum..
Zaten bir mahallede kaç tane sahipsiz köpek var ki ? hakim olunamayacak. Her şey yerinde çözülmeli.
Bu hayvanlara çip takılıp veya kulak küpelerinin rengine göre gruplandırmaları olamaz mı? Bu küpeler ve ciplerle mahalle ve sokak güvenliği ve takibinden sorumlu kişilerce takipleri yapılamaz mı?
Bakım görevleri paylaştırılamaz mı? Neden olmasın?
O bulundukları yerlerde daha az sayıda olmaları nedeniyle hayvan severlerin ilgisinden de mahrum kalmazlar. Onlara yine mahallenin belli noktalarında en azından mamalarını daha rahat yemeleri için güzel bir alan oluşturularak, bakımları oldukları yerde yapılsa… Takipleri, aşıları, kontrolleri belli aralıklarla sistemlerden kontrol edilerek, ilgili kurumlara götürülse. Bence o kadar zor değildir bu işler diye düşünüyorum.
Biz insanoğlu olarak her şeyi kendimizden uzaklaştırarak nasıl vicdan ve merhamet sahibi olacağız?
Nasıl empati kurarak birbirimizi anlayacağız? Kafamızdaki sorunları nasıl hafifletipte biraz olsun onlardan uzaklaşacağız? Hayatta bir sorumluluğumuzun olduğunu nasıl anlayacağız, yardım etmenin hazzını nasıl yaşayacağız? Biz çocuklarımıza bir sorumluluk verelim de hayatı anlasınlar derken; şimdi bizler çocuklarımıza, dünya’da sadece insan var, sadece insanoğlu yaşam sürer bu hayatta diyeceğiz öylemi. ?
Çocuklarımızın hayvan sevgisi olsun, şu değişik hayvanı görsün, bilsin, tanısın diye hayvanat bahçelerine götürürken büyük gururlanan bizler; artık yanı başımızda bir köşeye kıvrılmış kediyi ve köpeği bile göremeyeceğiz.
Bu kadar söyledik ama, yasanın da güzel yönleri var. Barınakların yapılması, hayvanların kontrollerinin sağlanması, hayvan severlerle birlikte sahiplendirilmesi gibi. Ama uyutma bize göre değil. Çünkü o canı biz vermedik.
Bakalım; barınma evleri kurulur ve inşallah hayvancıklar geniş alanda yaşayabilecekleri bir yere kavuşurlar. O zaman bakalım insanoğlu her şeyden uzaklaştıkça, neleri artacak, nelerden yoksunlaşacak?
Bakalım bizlerde ki değişim hangi yönde olacak? Daha mı az cinayet, sokak kavgası, trafik canavarı olacak?
Göreceğiz. İnşallah vicdanımız ve merhamet duygumuz körelmiş olmaz, varoluş sebebimizi unutmayız…
BİR BAYRAM DAHA GEÇTİ
Bir bayramı daha geride bıraktık. Bu bayramı kimimiz büyüklerini ziyaret ederek geçirdi. Kimimiz de bir tatil olarak gördü ve dinlenmeyi tercih etti. Kimi ise; bekleyen işlerini veya düğün derneği bu zamanda denk getirerek eş dost ve akrabanın buluşmasına vesile oldu. İnsanlar bir bayram vesilesiyle buluştu, kucaklaştı, sohbete durdu ve hasret giderdi. Bir iki gaye olunca bayramda memlekette olmak güzel oluyor.
Bayram deyince çoğu kez eski bayramları hatırlıyoruz. Bence herkes kendi çocukluk zamanlarının bayramlarını hatırlıyor. Bayram bir çocuk için yeni kıyafetlerin alınması, sevdiği yemeklerin ve tatlıların yapılması, sevgi, şefkat ve eğlence demektir. Bayram büyükler için ise; hazırlanma, hatırlanma, sayılma, sevilme ve değer görme demektir.
Bayramda büyüklerimiz çocuklarını ve dostlarını sevdiği yemekleri ile karşılarlar. Masada ki bir börek, menemen, sarma, tatlı insanı biraz gülümsetir, biraz da eskiye götürüp hüzünlendirir. Onları çocukluklarına götürecek tatlar mutluluk ve sadakati bir kez daha yaşatır.
Çocuklarımıza bayramı yaşatmak için simgesel olarak bir şeyler yapmak gerekiyor diye düşünmekteyim. Bayram sabahı aile büyüğünün evinde bir sofrada olmak gibi, hediyeleşmek gibi veya o gün geleneksel bir yemek yapmak gibi. Çocukların en sevdiği yemeklerle, oyunlarıyla ve arkadaşlarıyla buluşması onların kökleriyle bağlarını kuvvetlendirir. Bizi, bize ve çocuklara hatırlatıp; yarınlara taşıyan değer aslında evimizde ne yaşadıysak, ne gördük ve ne gösterdiysek, yarında çocuklar bizlere onları sunacaklar.
Bayramı güzelleştiren aslında değer vermek, beklemek, beğenilmek, sunmak ve hoş ve güler yüzle karşılanmaktır. Bütün bunların karşılıklı olarak aynı anda aynı ortamda yaşanması aslında. Kısacası; bayramlar, adetler, gelenekler, görenekler, milli ve manevi değerler bizlerin mutlu ve bir arada olmasını sağlıyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.